Klasikler

The Night Ocean (İngilizce)

525.00

“Gerçek, anlatılanlar arasında kaybolmuşsa, artık neye inanırsın?”

Edebiyatın karanlık labirentlerinde kaybolmaya hazır mısınız?

Psikanalist Charlie Willet, H.P. Lovecraft’ın hayatına dair karanlık bir sırrın peşine düşer. Bir gün aniden ortadan kaybolur. Ardında ise eşi Marina’ya yalnızca cevaplardan çok sorular bırakan bir iz bırakır.

Gece Okyanusu, kurgu ile gerçek arasında salınan, edebiyat tarihiyle iç içe geçmiş çok katmanlı bir roman. Lovecraft mitolojisi, bastırılmış arzular, entelektüel takıntılar ve paranoya… Paul La Farge, zekice kurguladığı bu eserde okuru, neyin kurmaca neyin hakikat olduğunu sorgulamaya çağırıyor.

Bu kitap; Lovecraft’ı tanıyanlar için bir keşif, tanımayanlar için ise edebiyatın ve zihnin en karanlık kıyılarına yolculuk.

🌙 Bir okyanus düşünün… Geceleri dalgaları değil, sırları kabartıyor.
İşte o okyanus bu sayfalarda sizi bekliyor.

The Assault (İngilizce)

510.00

“Bir gecede her şey değişti. O gece çocukluk bitti, dünya sustu.”

1945’in soğuk bir kış gecesi…
Naziler tarafından işgal edilmiş bir Hollanda kasabasında, tek bir silah sesiyle başlayan bir olay zinciri, on iki yaşındaki Anton Steenwijk’in hayatını sonsuza dek değiştirir. O gece ailesi yok olur, evi yakılır ve hafızasına kazınan o sahne, yıllar boyunca peşini bırakmaz.

Saldırı, savaşın yalnızca cephede değil, insanların hafızasında ve kalbinde bıraktığı izleri anlatan sarsıcı bir roman. Harry Mulisch, politik olanla kişisel olanı ustaca iç içe geçirerek, geçmişin gölgesinde kalan bir adamın belleğini, kimliğini ve adalet arayışını sorguluyor.

Zaman içinde çözülmeye başlayan sırlar, vicdanı kanatan sorular ve unutulmak istenen ama asla silinemeyen bir anı…

🎖️ Savaş biter, ama etkisi bitmez.
“Saldırı”, o etkinin ta kendisidir.

Genç Werther’in Acıları

250.00

“Ah, insanlar neden kaderlerinin ne olduğunu bilmeden dünyaya gelirler?”

Tutkulu bir aşkın ve hassas bir ruhun derinliklerine yolculuk…

Goethe’nin edebiyat tarihinde çığır açan bu eseri, duyarlı bir genç olan Werther’in kalbinde yeşeren ve zamanla onu tüketen aşkın hikâyesini mektup biçiminde anlatır. Lotte’ye duyduğu yoğun ve umutsuz sevda, onu hayattan ve toplumdan uzaklaştırırken, dönemin birey-toplum çatışmalarını da gözler önüne serer.

Yalnızlık, melankoli, tutku ve hayal kırıklığı… Werther’in iç dünyasındaki fırtınalar, her satırda okuyucunun kalbine dokunur.

Avrupa’da “Werther çılgınlığı”na neden olan bu roman, romantizmin öncüsü sayılır. Goethe’nin kendi gençlik yıllarından izler taşıyan bu eser, sadece bir aşk hikâyesi değil; aynı zamanda bir ruhun çırpınışları, bir varoluşun sancılı isyanıdır.

“Genç Werther’in Acıları”, hâlâ en saf aşkın ve en derin kederin simgesidir.